3 Temmuz 2013 Çarşamba

Gençlik Otobüsü 3

Yolculuk 31 Temmuz'da başladı. İlk konaklama yerimiz Silivri Princess Otel'de oldu. Burada deniz ve havuz keyfi yapıp yolculuk öncesi iyice dinlendik.


GO3 Rota
1 Ağustos İstanbul-Edirne-Kapıkule
Ertesi gün sabah erken'den yola çıktık. Yaklaşık 5000 KM'lik bir yol beni bekliyordu. Akşam vakitlerinde Edirne'de yemek molası verdik. Şehri biraz gezme fırsatı da buduk. Sonra sınıra doğru yola çıktık. Önce freeshop'a uğrandı. Daha sonra pasaport kontrolüne geçildi. Türk sınırından rahatça geçtik. Ama Bulgaristan sınırında bir iki problem yüzünden biraz beklemek zorunda kaldık. Sonra tüm gün yoldaydık...


2 Ağustos İstanbul - Bükreş 635 KM
Sabah 11:00 civarı Bükreş İbis Otel'e vardık. (Ibis Bucuresti Gara de Nord) Otele yerleşmesi biraz uzun sürdü. 16:00'da otelden çıkıp bir Türk lokantasına gittik. Çorba, kebap ve diğer Türk yemekleri, Türkçe konuştuğunu zannettiğimiz Romen garsonlar, ilginç tabela ve çay ikramı sonrası hesap zamanı geldi çattı. Euro olarak anlaşılan hesapta herzamanki gibi memnun kalmayanlar, yanlış anlaşılmalar vb gibi durumlar meydana geldi. 

Bu tip yerlerde öncelikle bozuk paranız olsun. Türkiye'den aldığınız Euro'ları alabildiğiniz kadar 5,10,20'lik banknotlar halinde alın. Bozuklukları otomatlardan ya da Türk Free shop'undan da temin edebilirsiniz. Çok karışık ve gürültülü sipariş verme aşamasında ise mutlaka fiyata dahil olanları sorun. Anlamadıysanız bir kez daha sorun. Daha sonra hesabınız tutmayabilir ve sıkıntılar çıkabilir.


Palatul Parlamentului

Bükreş'te yemek sonrası Çavuşevsku'nun sarayına doğru yola çıktık. Ziyaret etmek isterseniz http://www.cdep.ro/pls/cic/site.visits?idv=2&idl=EN
Burada yapılan çekimler, röportajlardan sonra merkezde Nicolae Bălcescu bulvarına, AVM önüne geçtik. 
Piata Unirii

Serbest zamanımızı AVM'de magnet vs aramakla geçirdik. Maalesef bulamadık. Bükreş'te bu tip dükkanlar az ve genelde erken kapanıyor. Ertesi gün Budapeşte yolunda bir dinlenme tesisindeki kısa molamızda 1 Euro'da değişik magnetler bulduk. Bu tip yerleri değerlendirebilirsiniz.
Bulevardul Unirii
Romanya para birimi Yeni Ley. 1-5-10-50-100-200-500'lük banknotlar halinde. Şaşırmayın. Yeni Ley plastiğe yakın bir maddeden yapılmış ve belli bölümleri şeffaf. 1 RON 0.57TL. 


Romanya Yeni Ley'i

Güncel değerler için http://www.xe.com 

Daha önceden gittiğimiz çalışanları Türk olan Döviz bürosundan gönül rahatlığı ile işlemlerinizi yapabilirsiniz. Su ve diğer ihtiyaçlarınız için yanınızda yerel para olması avantajlı. Çoğu yer Euro kabul etmiyor.Elinizde kalanları da Budapeşte'de Macaristan parasına çevirmeniz mümkün...
Monumentul Revolutiei (Devrim Anıtı)
Gelelim Bükreş'in geneline... Devrim'den önce sıkı bir rejim altında zor günler geçiren kent, yavaş yavaş kendini bulmaya çalışıyor. Şehirde saray ve geniş caddeler ön planda. Çavuşevsku'nun yaptırdığı saray, önünde yarım kalan kanal, ve çeşitli hikayeler hakkında bilgileri internetten araştırıp öğrenebilirsiniz. 
Bükreş Metrosu

Her şehirde yapacağımız uyarıyı bir kez daha burada yapalım. Yankesicilere dikkat. Turist olduğunuzu çok belli etmemek, paranızı parça parça taşımak, gezerken dikkatli olmak bu tip rahatsız durumlarla karşılaşmanızda bir nebze yardımcı olacaktır.


3 Ağustos Bükreş - Budapeşte 822 KM
Tüm günümüz yolda geçti. Budapeşte'deki otele vardığımızda saat 02:00'ydi...

4 Ağustos Budapeşte
Sabah kahvaltısından sonra şehre doğru yola çıktık. Budapeşte oldukça güzel bir şehir. Görülmesi gereken birçok yer var. Öncelikle biraz Macaristan'dan bahsedelim. Romanya'dan sonra gerçekten Avrupa'da olduğunuzu hissediyorsunuz. Başkenti Budapeşte. Para birimi ise Forint. 1 TL 116 Forint civarında...
Macar Forint'i
Güncel değerler için http://www.xe.com 

Budapeşte Tuna nehriyle ikiye bölünmüş bir şehir. Doğu tarafı Buda, Batı tarafı ise Peşte kısmı. Şehirde önce Buda tepesine ve Kale'ye çıkıyoruz. Araç yolu dışında tepeye yürüyerek de çıkmak mümkün. Ama dikkatli olun. Yol parkın içinden geçiyor ve oldukça dik. Fotoğraf meraklıları, güzel kareler yakalayabilirler...
Buda’ya ayak bastığınızda bölgenin şehrin tarihi güzelliğini yansıttığını hemen fark edeceksiniz. Buradaki Kale Tepesi, Eski Şehir ve Gellért Tepesi; tarih meraklısıysanız, sizi Macar tarihinde kapsamlı bir yolculuğa çıkaracak. 

Kale Tepesi ve Eski Şehir civarı
Batıda, Tuna Nehri’ne hâkim tepede; şehrin alametifarikalarından birkaçı olan Kraliyet Sarayı,Mátyás Kilisesi, Macar Ulusal Galerisi ve Balıkçılar Burcu bulunmaktadır. Ayrıca Eski Şehir’in sokak aralarında birçok müze ve tarihi yapı görülebilir.

Kraliyet Sarayı / Budai vár
Daha yaygın ismiyle Kale, yüzyıllardır şehri Kale Tepesi’nden izlemekte ve adeta şehrin koruyuculuğunu yapmaktadır. Yapımına 13. yüzyılda başlanan yapı, günümüze kadar birçok kez değişikliğe uğramış, yenilenmiş ve içinde birçok farklı bina bulunduran bir komplekse dönüşmüştür.
Bunlar; 
Budapeşte Tarihi Müzesi (Budapesti Történeti Múzeum), Macar Ulusal Galerisi(Magyar Nemzeti Galéria) ve Ulusal Széchényi Kütüphanesi(Országos Széchényi Könyvtár)'dır.

Mátyás Kilisesi / Mátyás-templom

Kraliyet Sarayı’nın kuzeyine doğru birkaç adımlık bir yürüyüş sonunda, Budapeşte şehrinin sembollerinden olan Mátyás Kilisesi’ne ulaşılır. Temelleri 13. yüzyılda atılan bu şaheser; ismini, 15. yüzyılda bu kilisede iki kez evlenen ve kilisenin genişletilmesine katkıda bulunan Kral Mátyás Corvinus’tan almıştır. Kilise, 7 yüzyıllık tarihinin en zorlu dönemlerini ise 16. yüzyıl civarındaki Osmanlı işgali esnasında yaşamıştır: 1541 yılında Buda şehrinin ele geçirilmesiyle birlikte, kilise camiye dönüştürülmüş ve heykelleri, sunakları ve duvarları büyük zarar görmüştür. 145 yıl süregelen bu değişimin ardından 1686’da kilise tekrar Macarların eline geçmiştir. O günlerden bu zamana kilisenin kimi yapıları barok, kimi yapıları ise neo-gotik tarzda yenilenmiştir.

Mátyás Kilisesi’nde görmeniz gerekenlerden bazıları şunlardır: Kilisenin gotik özellikler taşıyan kulesi Béla Kulesi, 19. yüzyılda inşa edilen Macar gotik taş oymacılığının güzel bir örneği olan Meryem Ana Taçkapısı, barok Madonna heykelinin bulunduğu Loreto Şapeli, Frigyes Schulek tarafından tasarlanan kral III. Béla ve karısı Anne de Châtillon’un kalıntılarının bulunduğu mezar, 1893 yılında yapımı tamamlanan ve Bakire Meryem’in bir heykelinin bulunduğu erken dönem gotik altar, kilisenin renkli seramiklerle kaplı çatısı ve Meryem ile Azize Elisabeth’in yaşamlarının betimlendiği vitray pencereler...

Balıkçılar Burcu / Halászbástya

Ünlü Macar mimar Frigyes Schulek’in şehre armağan ettiği bir diğer eser de Balıkçılar Burcu’dur. Turistlerin gözdesi, şehrin en güzel manzaralarından birini sunan burç, Mátyás Kilisesi’nin önünden Tuna Nehri ve Peşte’ye doğru bakmaktadır. Şehrin savunmasında önemli rol oynayan balıkçılar loncasını onurlandırmak için 20. yüzyılda inşa edilen yapı; kule ve kemerlerden oluşmakta ve bulunduğu tepeden şehri selamlamaktadır. Kısa bir yürüyüş yapmak ve Buda ve Peşte’den güzel kareler yakalamak istiyorsanız, Balıkçılar Burcu gezisini tercih etmelisiniz. Macaristan kralı I. Stephen’ı at üzerinde resmeden bronz heykel de burada yer almaktadır.


Gellért Tepesi

Gellért Tepesi, Tuna Nehri’nden 140 m yüksekliktedir ve Buda yakasının önemli turistik destinasyonlarından biri olarak dikkat çeker. Söylentiye göre tepe ismini, Hristiyan yapmaya çalıştığı halk tarafından bir fıçıya konulup tepeden aşağıya fırlatılan piskopos Gellért’ten almaktadır. Nehrin kıyısındaki bu gizemli tepede, oldukça ilgi çekici duraklar bulunmaktadır. Gellért Hamamları, Mağara Kilisesi, Gellért Anıtı, Kale ve Özgürlük Anıtı görülmesi gereken en önemli noktalardan bazılarıdır.



Gellért Oteli, Hamamlar ve Kaplıcalar

Budapeşte’nin gördüğü turistik ilginin ana sebeplerinden birisi, şehirde bulunan hamam ve kaplıcalardır. Geçmişteki Osmanlı egemenliğinin en büyük kanıtlarından olan hamamları ile bu geleneği günümüzde de devam ettiren Budapeşte; bu sayede ününe ün katmıştır. Bu hamam ve kaplıcaların en meşhurları ise Gellért Oteli’nde yer alanlardır. Tepeden aşağı inince hemen karşınıza çıkacak olan Gellért Oteli, bir kaplıca merkezidir. Otelin kompleksinde yer alan termal sularla oluşturulan açık – kapalı havuzlar; dinlenmek ve şifa aramak isteyen birçok kişinin favori mekânı hâline gelmiştir. Mermer sütunlar ve renkli mozaiklerle bezenen ana havuz, otelin en yoğun kaplıcasıdır.


Margit Adası / Margit-sziget

Buda ve Peşte yakalarının ortasında, Tuna Nehri’nin üzerinde; şehir gürültüsünden ve kalabalığından kaçmak isteyenlere fırsat sunan Margit Adası bulunmaktadır. 2.5 km uzunluğundaki bu ada yeşil atmosferi, piknik alanları, araç trafiğine kapalı yürüyüş ve bisiklet yolları ile Budapeşte sakinlerinin gözde sayfiye merkezidir.

Ada, tarihi ibadet merkezleri ve kaplıcalarıyla da epey ünlüdür. Sakin ve dinlendirici bir Margit Adası gezinize şu durakları ekleyebilirsiniz: 13. yüzyıl tarihli Dominikien Kilisesi’nin kalıntıları, 14. yüzyıl tarihli Fransisken Kilisesi’nin kalıntıları, kökleri 11. yüzyıla kadar uzanan Aziz Mikâil Kilisesi, 1973 tarihli 100. Yıl Anıtı, yemyeşil Japon Bahçesi, termal kaynakların üzerinde kurulu Palatinus Su Parkı ve belirli aralıklarla müzik çalan 1936 yapımı Bodor Kuyusu...

Tepeden inip bu kez Peşte yakasına geçip, Macar Parlamentosu(Országház)'na geçiyoruz. Burada da çekimlerimiz devam ediyor...Ülkenin bağımsızlığını ve gücünü vurgulaması için yapımına karar verilen Imre Steindl’ın projesi, 1885 – 1904 yılları arasında hayata geçirilmiştir ve günümüzde şehrin en güçlü ve karakterli sembollerinden biri hâline gelmiştir. Yapımında 40 milyon kiremit, yarım milyon değerli taş ve 40 kilo altın kullanılmış.

Bina, nehir boyunca 268 m uzunluğundadır ve dış cephesindeki beyaz neo-gotik kuleler ve kemerleriyle ışıl ışıl parlamaktadır. Dış tasarımda, ayrıca, Macar hükümdarları ile komutanlarının heykelleri kullanılmıştır. İç tasarım ise büyüleyici bir güzelliğe sahiptir. 20 km uzunluğa ulaşan koridorlar, 96 m yüksekliğindeki merkezi kubbe, 691 oda, 152 heykel, 27 kapı, 29 merdiven seti, 13 asansör, 200’den fazla çalışma odası ve yarım milyon eser içeren kütüphane; Macar Parlamentosu’nun büyüklüğünü sayılarla anlatmak için kullanılabilecek sadece birkaç unsurdur.

Parlamento, mimari bir kusursuzluğun yanı sıra aynı zamanda bir güzel sanatlar cennetidir. Tavanda Károly Lotz’un Macaristan’ın Zaferi freski yer almaktadır. Binanın diğer önemli bölümleri; Kubbeli Salon, Ulusal Oturum Odası, Delegasyon Odası, Başbakanlık Ofisi, Kongre Salonu ve Munkácsy Odası’ndaki Mihály Munkácsy’nin ünlü eseri Zafer’dir.

Hemen Erzsébet Köprüsü'ne doğru yola çıkıyoruz. Burada öğle yemeği ve çekimler için mola veriyoruz. 1903’te inşa edilen fakat II. Dünya Savaşı’yla birlikte 1945’te yıkılan 380 m’lik köprüyü; 21 Kasım 1964’te Pál Sávoly yeniden tasarlamış.


Çekimler devam ederken aynı zamanda etrafı da gezme şansımız oluyor. Yanımızdaki yeşil köprü Özgürlük Köprüsü... 1896 tarihinde inşa edilen köprü, 334 m uzunluğunda ve 1945’te yıkılıp 1946’da yeniden yapılarak kullanıma açılmış.



Budapeşte'nin birçok köprüsü hakkında bilgi almak isterseniz www.bridgesofbudapest.com adresini ziyaret edebilirsiniz...

Parlamento’nun bir iki sokak güneyinde şehrin en büyük kilisesi Aziz István Bazilikası'nı görebilirsiniz. Parlamento Binası gibi, bu yapı da 96 m’lik yüksekliğe sahiptir ve şehrin hemen her noktasından görülmesi oldukça kolaydır. İlk Macar hükümdar olan István’ın (MÖ 975 – 1038) onuruna yapılmış ve 54 yıllık yapım süresinin ardından 1905 yılında tamamlanmıştır.

Bazilikanın planı Yunan Haçı olarak tasarlanmıştır. 1 kubbe ve 2 adet çan kulesinden oluşmaktadır. Kuzey kule, 9 tonluk çanıyla Macaristan’ın en büyük çanına sahiptir. Bazilikanın mozaikleri, duvarlarındaki resimler, kral hazineleri, aziz heykelleri ve neo-rönenans tarzındaki kubbesi görmeniz gereken özelliklerinden sadece birkaçıdır. Birçok kişi için burasının oldukça kutsal sayılmasının bir sebebi daha bulunmaktadır: Aziz István’ın mumyalanmış sağ eli; Kutsal Sağ El Şapeli’ndedir. 


Bazilikanın kubbesindeki manzara platformuna ücret ödeyerek çıkabilirsiniz. Merdiven veya asansörle çıkılan kubbe, güzel bir Budapeşte manzarası sunmaktadır.

Oradan nehir kıyısında bulunan 2.Dünya Savaşı Yahudi anıtı'na geçiyoruz. Burada da fotoğraf molası verip, sonra şehrin önemli caddelerinden Váci Caddesi (Váci Utca) ne geçeceğiz...


Modern şehir merkezinin kalbi ise kaliteli restoranlar, kafeler ve mağazaların sıralandığı Váci Caddesi.Gerek yerli halk, gerekse turistler; yarısı trafiğe kapalı olan bu caddedeki mekânlarda hoşça vakit geçirmektedirler. Ünlü modacıların mağazalarının da yer aldığı cadde, alışveriş meraklıları için bir merkez durumdadır.

18. yüzyıl civarında şekillenmeye başlayan cadde; 19 ve 20. yüzyılla birlikte mimari açıdan zenginleşmiştir. Burada birbiri ardına inşa edilen farklı stillerdeki binalarla birlikte, cadde, yavaş yavaş seçkin bir atmosfere kavuşmaya başlamıştır. Binaların ardından lüks mağazalar da buraya eklenince, Váci Utca, iyiden iyiye elit bir havaya bürünmüştür. Günümüzde hem bu seçkin havayı solumak hem de kafe, bar ve restoranların tadını almak isteyenler buraya akın eder. Cadde çevresinde görebilecekleriniz arasında ise şunlar bulunmaktadır: Tarihi Vörösmarty Tér Metro İstasyonu, bugün içinde ağırlıklı olarak mağazaların ve ofislerin yer aldığı Klotild Sarayları, 13. yüzyıl tarihli Aziz Mikâil Semt Kilisesi, kentin 3 katlı ana pazarı Központi Vásárcsarnok ve Budapeşte’nin en ünlü kafesi olduğu iddia edilen Gerbeaud Cukrászda; Váci Utca’nın görülmeye değer duraklarından bazılarıdır. Cadde, Erzsébet híd (Erzsébet Köprüsü) ve Szabadsag híd (Özgürlük Köprüsü) ile Buda’ya bağlanmaktadır.


5 Ağustos Budapeşte
Budapeşte'de 2. günümüz... 12:00'de otelimizden çıkıp kalan çekimler ve etkinlikler için şehir merkezine doğru yola çıkıyoruz. Önce Kahramanlar meydanına (Hösök tere) geçiyoruz. 


Meydanın ortasındaki büyük sütun ve çevresi. Sütunun altında Macaristan tarihinin önemli kahramanlarının heykelleri bulunmakta. Meydanın doğu tarafında birisi resimde gördüğünüz, diğeri de onun solunda, birbirine bakan iki içbükey sütunlu kaide üzerinde heykeller topluluğu bulunmakta. Resmin sol yanındaki arka açıklık "Varos Liget" denilen büyük şehir parkıdır. Park gezilmeye değer genişlikte ve güzellikte. İçinde hayvanat bahçesi de bulunmakta.

Alanın güney tarafında kalan "Güzel Sanatlar Müzesi".
 
 
İki heykel grubunun arasında parka açılan yol. Sol yan, ortadaki sütunun alt kaidesi ve heykelleri.
 
 

Macarlar, tarihlerindeki önemli liderlerin heykellerini meydan dikerek onurlandırmışlar. Her ismin, heykelinin altında da, yaşamından bir kesiti anlatan rölyefler bulunmakta.
Macaristan'ın tarihi, Osmanlı tarihi ile iç içe. Tüm müzelerindeki en önemli unsur, Türklerle olan savaşları. Heykelleri dikilen kahramanlarının da büyük kısmı, bir şekilde Osmanlı tarihinde yer alıyor.


Kral Hunyadi Janos. 1444'de Varna'da Haçlı ordusu ile 2. Murad'ın karşısında canını zor kurtararak kaçar. Kral 1. Lazlo'nun bu savaşta ölmesi üzerine 1446'da V.Lazlo'nun çocuk yaşta olması sebebiyle kral naibi olarak 1456'ya kadar Macaristan'a hükmeder. 1454'da Osmanlı ordusunun, Belgrad'ı kuşatmasında yaptığı savunma ile şehrin alınmasını engellediği için ulusal kahraman sayılır.


Tököli İmre'nin yaşamı da Osmanlı ile iç içedir. Erdel Prensi'dir. Habsburg'lara düşman olduğu için veziriazam Köprülü Fazıl Ahmet Paşa'nın himayesine girmek ister. 1681'de Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın izni ile kendisine Ortamacaristan krallığı verilir. Osmanlı ordusunun yanında avrupanın kutsal ittifak devletlerine karşı savaştı. Almanları bozguna uğrattı. Zenta yenilgisinden sonra Osmanlı'ya sığındı. İzmit'te ikamet etti. Karlofça görüşmelerinde Avusturya israrla istediyse de Osmanlı, onu iade etmedi. 1705'de İzmit'te öldü. 

 Yola devam edip, Széchenyi termal kaplıcası'na gidiyoruz. Buranın girişindeki freskler ve heykellere özellikle dikkat edin... 

Erzsébet Köprüsü'ne dönüp, burada öğle yemeği ve çekimler için mola veriyoruz. Gezimizin ilk yağmuruna da burada yakalalanıyoruz. Yanınızda bir yağmurluk bulunması bu gibi durumlarda çok işe yarıyor...

Budapeşte'de akşama kadar çekimler ve serbest zaman ile geçiyor. Önce otele uğrayıp kalan işlerimizi hallediyoruz. Sonra gece 2'de Krakow'a doğru yola çıkıyoruz... 

6 Ağustos Budapeşte - Krakow 392 KM

Bu kez Polonya'dayız. Ülkenin en eski şehirlerinden Krakow'a gidiyoruz. Polonya yüzölçümüne göre Avrupa'nın 9. büyük şehri. Başkenti Varşova, resmi dili Leh'çe... Para birimi ise Ziloti.

 Groş'da kuruşa denk gelen para ölçüsü... 1 PLN 0,59TL'ye geliyor. 
 


Önce otelimize uğruyoruz. Holiday Inn Express'te kalacağız. Merkez'e 6 km uzaklıkta olduğu için, yerleştikten sonra merkeze otobüs ile ulaşacağız. 


İlk olarak Lehistan İmparatorluğu’na 7 asır boyunca başkentlik yapmış Krakow kentindeki, kralların ikamet ettiği Wawel Sarayı’nı ziyaret ediyoruz. Wawel Kalesi’nin kuruluşunun efsanevi canavarı Smocza Jama’nın yaşadığı rivayet edilen yerden Polonya’nın en uzun nehri olan Wisla nehrinin yanında...


Wawel Sarayı ziyaretimizden sonra Kral Yolunu takiben eski şehir meydanına geçiyoruz. Yolda ünlü astronom Mikolaj Kopernik’in evini, Maria Magdalena Meydanını, 12 Havariler Kilisesi’ni göreceğiz. Eski şehir meydanına vardığımızda, dünyanın en güzel kiliselerinden biri kabul edilen, farklı kuleleri ve Hejnal melodisi ile ünlenmiş Azize Meryem Kilisesi’ni göreceğiz. Kapalı Çarşı, şehre giriş anıtsal kapısı Barbakan ziyaretleriyle tura devam ediyoruz. 


Yemek için serbest zamanımız ardından akşam otele dönüyoruz. Yarın ise Auschwitz Toplama Kampı'na gideceğiz...

7 Ağustos Krakow
Sabah 9'da otelden çıkış yapıyoruz. Önce Oświęcim köyündeki Auschwitz II - Birkenau toplama kampına gidiyoruz. (yaklaşık 70 km.) Burada grup halinde rehber eşliğinde gezmemiz gerektiği söyleniyor. Rehberlik hizmeti Yahudi derneklerince veriliyor.


Auschwitz Kampı, yakın tarihimize ışık tutan, insanlığın yaşadığı en büyük dramın tanığı, II. Dünya Savaşı’nın en büyük toplama ve yok etme kampı. Nazi vahşetinin akıl almaz boyutlarını, bu dönemden geri kalanları modern bir müze anlayışında görebileceğiniz kampta; gaz odalarından fırınlara, kadın saçlarından yapılmış kumaş toplarından kamp kayıtlarına kadar her şeyi görebileceksiniz.


Biz gitmedik ama başka bir turistlik aktivite de Wieliczka Tuz Madeni Müzesi turu...



Unesco’nun Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan dünyanın tek tuz madeni müzesi olan Wieliczka Tuz Madeni Müzesi, Polonya’nın en önemli turistik bölgelerinden... Yerin 135 m. altına kadar ineceğimiz, her yerin tuz ve ahşaptan oluştuğu, dünyanın tek tuz madeni müzesini gezebilirsiniz. 



Bu madende insanın doğaya vermiş olduğu savaşı, sanatın hangi ortamlarda nasıl vücuda geldiğine şahit olacak ve yerin 100 m. altında bir yer altı gölünün kıyısında Chopin dinleyebilirsiniz. Madende toplam 300 km. yürüyüş alanı, 3000’den fazla görülebilecek galeri bulunmaktadır. Madenin en derin yeri ise 326 metredir. Bu dev madenin turistik geziye izin verilen alanı 64 ile 135 m. derinliği arasında, 24 galeri ve 2 km. lik yürüyüş alanını gezebilirsiniz. Yerin 90 m. derinliğinde, maden işçileri tarafından yapılan Azize Kinga Şapeli, tuzdan yapılmış muhteşem heykeller, yine tuz üzerine işlenmiş kabartma resimler görülmesi gereken yerler arasında... 


8 Ağustos Krakow - Bratislava  459 KM













Hiç yorum yok:

Yorum Gönder